"En önemli ve en feyizli görevlerimiz, milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu suretle olur". Mustafa Kemal ATATÜRK
Türkiye orman bakımından fakir sayılabilecek bir ülkedir. Zira tam anlamıyla orman diyebileceğimiz orman alanı ülkemiz yüz ölçümünün sadece %11’ni kaplamaktadır. Türkiye'nin sahip olduğu yaklaşık 22,3 milyon hektar orman sayılabilecek alan ise, ülke yüz ölçümünün %28,6’sını kaplamaktadır. Orman varlığının Karadeniz(1/4) ve Akdeniz kıyılarında yoğunlaşması, ormancılık faaliyetlerinin bu alanlarda gelişmesini sağlamıştır. Bu alanların %50,1’i verimli, %49,9’u da verimsiz orman niteliğindedir.
Marmara, Ege ve Akdeniz kıyuılarındaki orman alanlarında yaşanan orman yangıları her geçen gün orman alanlarının küçülmesine neden olmaktadır. Bu yangınların sonuçları ise tam anlamıyla çevre feleketidir.
Türkiye’de üretilen kerestenin yaklaşık %70’i inşaat, %20’si mobilya, %10’u da ambalaj ve diğer sektörlerde kullanılmaktadır. Ormanlar; Türkiye ekonomisine tomruk, maden ve telefon direği, sanayi, kâğıt ve lif yonga odunu üretimiyle katkı sağlar. Bulara ilaveten yan ürün olarak ta gıda maddeleri(keçiboynuzu, çam fıstığı, ihlamur bunlardan bazıları) yine orman ürünleridir. Bunların dışında giderek azalmakla birlikte yakacak ihtiyacının karşılanmasında kullanılmaktadır.
Gıda sanayisi; tarımsal ham maddeyi işleyen, hazırlayan, muhafaza eden ve ambalajlayan sanayi dalına gıda sanayisi denir. Türkiye’de tarım ürünlerindeki çeşitlilik gıda sanayisinde de çeşitliliğe neden olmuştur. Türkiye’de gıda sanayisi, genellikle ham maddeye yakın alanlarda ya da pazar koşullarının olduğu büyük şehirlerde daha çok yapılmaktadır.
Unlu mamuller sanayisi ham madde olarak tahılları işlemektedir. Bu sanayi tesislerinde un, ekmek, bisküvi ve makarna gibi mamul maddeler üretilir. Ülke genelinde görülen un ve unlu gıda sanayi tesisleri özellikle tahıl ambarı olarak nitrlrdiğimiz Orta Anadolu’da yoğunlaşmaktadır.
Türkiye'de şeker sanayisine dönük faaliyet, 1926 yılında Alpullu (Kırklareli) Şeker Fabrikası'nın kurulmasıyla başlamıştır. Şeker pancarı tarımının yoğunlaştığı iç bölgelerde büyük baş hayvanclılığın da yaygın olduğunu görmekteyiz. Şeker üretimi bugün özel ve kamuya ait otuz civarında şeker fabrikalarında yapulmaktadır.
Et ve et ürünleri sanayisi, 1952 yılında Et ve Balık Kurumunun kurulması ile başlamıştır. Bugün bu sektörde yürütülen faaliyetler et kombinalarında, ülke geneline yaygın olarak yapılmaktadır.
Türkiye'nin 2018 yılı süt üretimi, Konya, İzmir, Erzurum, Balıkesir ve Kars ön plana çıkan iller olarak dikkat çekmektedir.
Tavuk eti işleyen tesisler büyükşehirlerin çevresinde toplanırken su ürünleri işleyen tesislerin başlıcaları Çanakkale, Trabzon ve İzmir illerinde yer almaktadır.
Ayçiçeği, zeytin, mısır ve soya; yağ elde edilen başlıca tarım ürünleridir. Bitkisel yağ fabrikalarının dağılışına bakıldığında ham maddeye yakınlığın ön planda olduğu görülmektedir. Ayçiçeği yağı fabrikaları Edirne ve Tekirdağ'da ; zeytinyağı fabrikaları Edre mit, Ayvalık ve Gemlik'te, mısır ve soya yağı fabrika ları Adana’da yaygındır. Ayrıca Adana, İzmir ve İstanbul’da margarin yağı üreten tesisler bulun maktadır.
Sebze ve meyve üretimi yaygın olarak Akdeniz ve Ege kıyıları ile büyük şehirlerin çevresinde gelişmiştir. Bu ham maddeyi işleyen konserve ve meyve suyu sanayisi de ham maddeye paralel olarak gelişmiştir.
Türkiye’de çay sanayisi, çay tarımının yapıldığı Doğu Karadeniz kıyı kuşağında özellikle Rize çevresinde gelişmiştir.
Dokuma ve deri sanayi
Türkiye’nin pamuk tarımı ve hayvancılık faaliyetlerinin yaygın olması, dokuma ve deri işletmeciliğinde gelişmesine olanak sağlamıştır. Bu iki sanayinin kurulup gelişmesinde ham maddeye yakınlık veya ham maddeye kolay ulaşılabilirlik önemli rol oynamıştır. Pamuklu dokuma ve pamuk ipliği tesisleri; Adana, İzmir, Denizli, Aydın, Antalya, Manisa, Gaziantep gibi illerde ham maddeye bağlı olarak kurulmuştur. İstanbul, Bursa ve Kayseri gibi illerde ise bu sanayi kolunun gelişmesi ham maddeye kolay ulaşılabilir olmasından kaynaklanmaktadır.
Yünlü dokuma sanayisi, orta çaptaki işletmelerde iç pazara yönelik yapılmaktadır. Başlıca alt alanları, yün ipliği, yünlü kumaş dokuma, yünlü örme işleri (trikotaj), halıcılık ve kilimcilik yünlü dokumadır. İstanbul, Kocaeli (Hereke), Bursa, İzmir, Manisa, Uşak, Isparta, Kayseri ve Gaziantep yünlü dokuma sanayisinin geliştiği başlıca merkezlerdir. Türkiye'nin geleneksel el sanatlarından olan halıcılık ve kilimcilik; Isparta, Kayseri (Bünyan), Manisa (Demirci, Gördes, Kula), Kocaeli (Hereke), Uşak gibi merkezlerde yapılmaktadır. El yapımı halı ve kilimler yurt dışına ihraç edilmektedir.
Son yıllarda suni ipek üretimi artmış ve bu duruma bağlı olarak doğal ipek üretimi gerilemiştir. İpekli dokuma sanayisi İstanbul, Bursa ve Gemlik’te gelişmiştir. Hazır giyim sektöründe dünyanın önemli ihracatçıları arasında yer almaktayız. Bu sektör Türkiye çapında da önemli bir istihdama sahiptir. Ülkemizde tekstil, hazır giyim ve örme sanayisi; genellikle pazar ve ulaşım olanaklarına bağlı olarak İstanbul, İzmit, Bursa, İzmir, Ankara ve Adana gibi büyük şehirlerde gelişmiştir. Giysi, ayakkabı, çanta, cüzdan gibi ürünlerin üre tildiği deri sanayisi ise başta İstanbul olmak üzere İzmir, Bursa, Bolu, Uşak ve Tekirdağ’da gelişmiştir.
Orman ürünleri ve mobilya sanayisi, ham maddesi ormanlardan elde edilen odundur. Ürünleri ise kâğıt, kereste, lif levha, yonga levha, parke, sunta ve kontraplaktır. Türkiye'de kereste fabrikalarının daha çok Batı Karadeniz’de yoğunlaştığı görülmektedir. İstanbul, Ankara, Kayseri, İzmir ve İnegöl (Bursa) mobilya üretiminin gerçekleştiği şehirler olarak ön plana çıkmaktadır.
Ham maddesini odunun yanı sıra bazı bitkiler (saman, mısır sapı, saz, kamış vb.) ile atık kâğıtların oluşturduğu kâğıt sanayisi Türkiye'de önemli bir faaliyet ko ludur. İzmit, Çaycuma (Zonguldak), Aksu (Giresun), Dalaman (Muğla), Çay (Afyon), Balıkesir, Taşköprü (Kastamonu) ve Taşucu'nda (Mersin) kâğıt fabrikaları bulunmaktadır.
Kimya sanayisi olduça geniş bir üretim alanına sahiptir. Birçok ham madde kullanılarak çok sayıda ürün elde edilmektedir. Kimya sanayisinin başlıca alt dalları petrokimya, ilaç, lastik, gübre, sabun ve deterjan sanayileridir. Petro kimya sanayisinde LPG (Sıvılaştırılmış Petrol Gazı), benzin, motorin, fuel-oil, jet yakıtı, gaz yağı, madeni yağ lar, sentetik lifler, plastik, asfalt, naftalin gibi birçok ürün elde edilmektedir. Türkiye'de bulunan petrol rafinerileri; İpraş (İzmit), Alia ğa (İzmir), Orta Anadolu (Kırıkkale) ve Batman rafinerileri şeklinde sıralanabilir. Batman Rafinerisi sadece Türkiye'de çıkarılan petrolü işlemektedir. Motorlu taşıtlara lastik üreten fabrikalar ise İzmit, Adapazarı ve Kırşehir’de bulunmaktadır.
Toprağa katılan ve verimi artırmaya dönük inorganik veya mineral maddelere yapay gübre denir. Aşırı kullanıldıklarında toğrağı zehirleyen yapay gübreler azotlu, fosfatlı, potaslı ve kompeze (bileşik) olarak üretilmektedir. Türkiye'de gübre üreten tesisler ham madde temini için genellikle kıyılarda kurulmuştur. Bandırma (Balıkesir), Aliağa (İzmir), Kocaeli, İskenderun, Ceyhan (Adana), Mersin, Kütahya, Gemlik (Bursa) ve Samsun'da bulunmaktadır. Kimya sanayisinin bir kolu olan ilaç sanayisi, başta İstanbul olmak üzere Kocaeli ve Tekirdağ’da gelişmiştir. Sabun ve deterjan üretimi de kimya sanayisinin bir faaliyet koludur. İstanbul, İzmir, İzmit, Balıkesir ve Gaziantep sabun ve deterjan üreten tesislerin bulunduğu başlıca illerdir.
Taş ve toprağa dayalı sanayiden elde edilen başlıca ürünler; çimento, tuğla, kiremit, cam ve cam ürünleri, kireç, alçı ve seramik eşya şeklinde sıralanabilir. Türkiye'nin en gelişmiş üretim alanlarından biri olan çimento endüstrisi, ülke genelinde inşaata yapılan yatırımlar çimento fabrikalarının yayılmasını sağlamış bu da 2014 yılında 71 milyon ton olan çimento üretimi 2017 yılında 83,5 milyon tona yükseltmiştir.
Cam üretiminin ham maddesi; kuvars kumunun(beyaz kum da denir) yanı sıra kireç taşı, sodyum sülfat ve bazı kimyasallardır. Türkiye'de ilk cam fabrikası 1934 yılında İstanbul Beykoz'da kurulmuştur. Kırklareli, Tekirdağ, Mersin ve Eskişehir günümüzde cam fabrikalarının bulunduğu illerdir. Türkiye'de nüfus artışı ve hızlı şehirleşme sonucu artan konut ihtiyacı, çimento sanaysinde olduğu gibi tuğla ve kiremit sanayisinin de gelişmesini sağlamıştır. Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar, Uşak, Tokat, Manisa ve İzmir bu fabrikaların yoğunlaştığı iller arasındadır. Seramik, porselen ve fayans üretiminde ana ham madde kil, kaolin, feldspat ve kuvars kumudur. Çan (Çanakkale), Bozüyük ve Söğüt (Bilecik), Kütahya, İstanbul, İzmir ve Eskişehir başlıca seramik ve porselen fabrikalarının olduğu yerlerdir.
Makine sanayisi; Sanayi Devrimi ile başlayan ve geliştiği ülkelere büyük avantaj sağlamıştır.Makine sanayi ulaşım araçları yapımı, elektrikli makinelerin imalatı, tarım aletleri yapımı, savunma sanayisine ait araçların imalatı gibi kollardan oluşmaktadır. Türkiye'de otomotiv sektöründe ilk tesis, 1954 yılında montaj üretime bağlı olarak İstanbul Tuzla’da kurulmuştur. İlk yerli Türk otomobili, Devrim adıyla Eskişehir Lokomotif ve Motor Endüstri Tesisleri'nde imal edilmiştir. Devrim’in kendisini Eskişehir’de öyküsünü de film olarak internette görebilirsiniz. Yerli otomobil alanında ilk gerçek girişim, 1966 yılında “Anadol” marka otomobil üretimi ile başlamış yaklaşık 16 yıl (1966-1982) üretimi yapıldıktan sonra 1982 yılında üretime son verilmiştir. Türkiye’de günümüzde Bursa, İzmir, İstanbul, Kocaeli ve Sakarya'da otomobil ve yük taşıtları üreten fabrikalar bulun maktadır. Otomotiv sektörü, Türkiye'nin ihracatında önemli bir paya sahiptir.
Türk otomotiv sektöründe ön plana çıkan üretim sahalarından biri de traktör endüstrisidir. Adapazarı, Ankara, İstanbul, Tekirdağ ve Konya traktör fabrikalarının bulunduğu başlıca illerdir. Türkiye'de traktörün yanı sıra tarım araçları da üretilmektedir. Tarım araçları sanayisine dayalı üretim; İstanbul, Adapazarı, Kocaeli, İzmir, Ankara ve Kayseri’de gelişmiştir. Lokomotif üretimi Adapazarı, Eskişehir ve Sivas’ta; ray bakım tesisleri ise Sivas ve Ankara’da yer almaktadır. Gemi yapım sanayisi askerî ve sivil amaçlı gemilerin yapım, bakım ve onarım hizmetlerini içerir. Türkiye'de en önemli tersaneler, İstanbul ile İzmit arasında yer almaktadır. Gölcük, Tuzla, Pendik ve Haliç bu tersanelerden bazılarıdır. Deniz turizmine yönelik yat sanayisinin geliştiği yerlere bakıldığında İstanbul, Antalya ve Bodrum ön plana çıkmaktadır. Türkiye’de birçok sanayi kuruluşunda kullanılan makineler, elektrikli aletler, küçük ev eşyaları ve özellikle de beyaz eşya sanayisinin geliştiği görülmektedir. İstanbul, Ankara, İzmir, Manisa, Bursa ve Gaziantep bahsedilen sanayi tesislerinin ön plana çıktığı illerdir.
Jeopolitik açıdan siyasi, bölgesel ve ekonomik sorunların yoğun olduğu bir bölgede yer alan Türkiye'de savunma sanayii önemli bir yere sahiptir. Makine Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), Askerî Elektronik Sanayii (ASEL SAN), Askerî Pil Sanayii (ASPİLSAN), Hava Elektronik Sanayii (HAVELSAN) savunma sanayisinin başlıca kurumlarıdır. Türkiye'de ilk silah fabrikası Kırıkkale’de kurulmuştur. Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacı olan silah, patlayıcı mühimmat gibi malzemeler başta Kırıkkale, Çankırı, Ankara ve Eskişehir olmak üzere ülkenin çeşitli yerlerinde bulunan fabrikalardan karşılanmaktadır.Bir ülkenin zenginliğinde yer üstü zenginlikler(varlıkları, değerleri) kadar yer altı zenginlikleri de çok önemlidir. Türkiye her iki bakımdan iyi durumdadır.
Maden; yer kabuğunun derinliklerinde bulunan ve ekonomik değer taşıyan minerallere maden denir.
Rezerv;maden yatağında bulunan ve henüz işlenmemiş toplam maden miktarına rezerv denir.
Tuvenan; maden yatağından çıkarılan taş ve toprakla karışık maden miktarına tuvenan denir.
Tenör; tuvenanın temizlenmesiyle yani yatağından çıkarılan mineral maddenin taş ve topraktan ayrıldıktan sonra elde edilen net maden miktarına da tenör denir.
Bakır, çok eski çağlardan(Neolitik dönem MÖ 8000) beri kullanılan yumuşak ve metalik bir madendir. Aşınmaya karşı çok dirençli ve paslanmaz özelliği olan bakır en çok kullanılan ikinci metaldi ama son yıllarda bu ünvanını alüminyuma kaptırmış durumda. Geçmişte süs eşyası ve silah yapımında faydalanılan bakırın kullanım alanı bugün çok daha fazladır. İyi bir iletken olan bu maden, elektrik santrallerinde ve kablo yapımında kullanılır.. Murgul rezerv bakımından, Maden ise bakır cevheri bakımından öne çıkmaktadır.
Madenler | Çıkarıldığı Yerler | İşlendiği Yerler | Kullanım Alanları |
Demir | Divriği (Sivas), Hasançelebi (Malatya), Avnik (Bingöl), Feke-Mansurlu (Adana), Kesikköprü'de (Kırıkkale) | Karabük Ereğli İskenderun | otomotiv, gemi yapımı, inşaat |
Bakır | Murgul (Artvin), Çayeli (Rize), Küre (Kastamonu) ve Maden (Elâzığ), Ergani(Diyarbakır) | Samsun, Ergani, Maden, Murgul | elektrik-elektronik sanayisi, kaynak işleri, kimya sanayisi, kuyum culuk, boya sanayisi ve turistik eşya yapımı, kablo yapımı |
Civa | Ödemiş, Karaburun(İzmir), Sarayönü(Konya), Niğde | dişçilik, altın ve gümüş üretimi, ayna, termometro üretiminde ve böcek ilaçlarında | |
Kurşun | Balya (Balıkesir), Yenice (Çanakkale), Keban (Elazığ), Bolkar Dağları, Zamantı (Kayseri), Akdağmadeni (Yozgat) ve Doğu Karadeniz | akü imalatı, Yer altı haberleşme kablolarının izolasyonu, benzin içindeki oktanın ayarlanması, renkli televizyon tüpleri ile mühimmat yapımı, | |
Çinko | Kurşunla hemen aynı yerlerde çıkartılır. | demir ve çeliğin direncinin artırılması, çatı kaplama malzemeleri, lastik ve pil, | |
Boksit | Seydişehir (Konya), Kokaksu (Zonguldak) ve Payas(Hatay) | otomobil, ev eşyaları ve elektrik malzemeleri | |
Krom | Guleman Bölgesi, Sivas-Erzincan-Kop Dağ Bölgesi, Fethiye-Köyceğiz-Denizli Bölgesi, Mersin-Adana-Kayseri Bölgesi, Bursa-Kütahya-Eskişehir Bölgesi ve İskenderun-Gaziantep Bölgesi'nde bulunmaktadır | Elazığ, Antalya | demirin çeliğe dönüşmesi, mermi, deniz altı, gemi, uçak, top ve silahlarla ilgili destek sistemlerinde ve boya ham maddesi, metal kaplama, deri tabaklama, boya maddeleri (pigment), seramikler, parlatıcı gereçler ve organik sentetikler |
Manganez | Tavas (Denizli) | demir-çelik sanayisinde çeliği sertleştirerek sert ve dayanıklı sanayi çeliği üretimi ile kimya sanayisinde kullanılır | |
Antimon | Tokat, Niğde, Kütahya, Bilecik, Balıkesir, İzmir | kurşun ve diğer madenlere alaşım olarak,askeri amaçlı malzeme, lehim ve akümülatör | |
Altın | İzmir, Manisa, Eskişehir, Erzincan, Gümüşhane, Artvin | Kuyumculuk, resmi para, altın kaplama, süs, diş hekimliği, madalya | |
Trona(soda külü) | Beypazar(Ankara) | cam sanayi, deterjan, selüloz, kağıt sanayi | |
Feldspat | Aydın, Manisa, Kırşehir, Yozgat, Artvin, Ardahan | cam, seramik, kaynak eletrotları, boya, plastik | |
Mermer | Marmara Adası (Balıkesir), Balıkesir, Bursa, Bilecik, Muğla, Afyon, Burdur ve Denizli | ||
Bor | Kırka (Eskişehir), Bigadiç (Balıkesir), Kestelek (Bursa) ve Emet (Kütahya) | Roket ve jet yakıtları, enerji üretimi, cam, cam yünü, porselen, hijyen ve temizlik ürünleri, fotoğrafçılık, çimento, ilaç ve boya | |
Asbest (Amyant) | Bursa, Eskişehir, Hatay, Sivas, Amasya | çimento sanayide, ısıya dayanıklı ürünlerin yapımında, fren balataları, kağıt, boya ve kimya sanayi | |
Fosfat | Mazıdağı (Mardin), Adıyaman, Bingöl, Şanlıurfa ve Bitlis | Mardin Mazıdağı | Fosfat kayasının %85'i gübre olarak %15’i de yem, gıda, deterjan, alaşım metalürjisi, kâğıt, kibrit, harp ve kimya sanayileri |
Tuz | Türkiye’de tuz üretiminin %28’i Çamaltı’nda (İzmir) deniz suyundan, %64’ü Tuz Gölü, Seyfe Gölü ve Palas Gölü’nden, kaya tuzu yatakları Çankırı, Gülşehir (Nevşehir), Yerköy (Yozgat) ve Tuzluca’dan (Iğdır) elde edilmektedir. | insan gıdası, hayvan beslenmesi, dericilik, konservecilik, kimya sanayisi ve buzlanmaya karşı kara yollarının tuzlanması | |
Kükürt | Isparta (Keçiborlu), Denizli (Sarayköy), Kütahya (Simav) | Isparta Keçiborlu | tarım sanayisinde gübre, ilaç yapımında ve patlayıcı üretiminde |
Barit | Türkiye, yaklaşık 35 milyon tonluk barit rezervi ile dünyadaki toplam rezervin yaklaşık %3'üne sahiptir. Alanya ve Gazipaşa (Antalya), Elbistan (Kahramanmaraş), Çanakkale, Eskişehir, Giresun ve Muş | sondaj sektörün de (%80-90) çeşitli boyaların yapımı, cam sanayisi, lastik sanayisi, seramik sanayisinde seramik cilası, X ışınlarını zararsız hâle getirme özelliğinden dolayı röntgen çekimleri, nötronları engelleme özelliğinden dolayı atom reaktörleri şeklinde | |
Zımpara taşı | Aydın, Muğla, İzmir | aşındırıcı olarak | |
Oltu taşı | Oltu(Erzurum) | küçük süs eşyaları ve tespih yapımında | |
Lüle taşı | Eskişehir | süs eşyası, takı ve pipo yapımında | |
Uranyum | Aydın, Giresun (Şebinkarahisar). | nükleer enerji sağlamad | |
Volfram | Bursa (Uludağ), Malatya ve Elazığ. | Çeliğin kalitesini artırmak, boya ve elektrik sanayisi, yer yer uzay ve askeri malzeme yapımında da |
Linyit, III. Jeolojik Zaman’da oluşmuş bir madendir. Toplam rezerv 19 milyar ton olduğu tahmin edilmektedir. Yılda yaklaşık olarak 85 milton ton çivarında çıkarım yapılmaktadır.
Kullanıldığı yerler;Türkiye'de üretilen linyitin büyük bit kısmı termik santrallerde, geriye kalan kısmı ise konutların ısıtılmasında ve sanayide kullanılmaktadır.
Linyit çıkarılan önemli yerler; Tavşanlı (Kütahya), Çan (Çanakkale), Yatağan (Muğla), Çeltek (Amasya), Nallıhan, Çayırhan (Ankara), Dodurga (Çorum), Aşkale (Erzurum), Elbistan (Kahramanmaraş), Soma (Manisa), Tunçbilek, Seyitömer, dir.
Termik Santralller; Soma (Manisa), Seyitömer ve Tunçbilek (Kütahya), Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy (Muğla), Afşin-Elbistan (Kahramanmaraş), Çayırhan (Ankara) ve Orhaneli (Bursa) linyitle çalışan önemli termik santraller arasında yer almaktadır.
Petrol, III. Jeolojik Zaman’da oluşmuştur. Türkiye’de ilk kez 1940 yılında Raman Dağı’nda (Batman) çıkarılmıştır. Türkiye, yaklaşık olarak 324 milyon varil ham petrol rezervine sahiptir. Türkiye yaklaşık olarak günde 51.000 varil petrol üretmektedir. Bu üretim değeri tüketiminin % 5 civarına denk gelmektedir. Geri kalan kısmı ithalat yoluyla karşılanmıştır. Türkiye'nin petrol ithalatı büyük oranda İran, Irak, Rusya, Suudi Arabistan, Kazakistan gibi ülkelerden yapılmaktadır.
Günümüzde başlıca petrol çıkarılan alanlar; Batman, Adıyaman, Siirt ve Diyarbakır’da yer almaktadır.
Petrol Rafinerileri; çıkarılan petrol; Batman, Kırıkkale, İzmit ve İzmir’deki rafinerilerde işlenmektedir.
Doğal gaz; nispeten daha demiz bir doğal enerji kaynağıdır. Bu nedenle kullanım alanı yaygınlaşan doğal gazın Türkiye'de üretimi azdır.
Türkiye’nin 2017 yılı doğal gaz üretimi 474 milyon m³ civarındadır.
Türkiye’nin 2017 yılı doğal gaz tüketimi ise 45,3 milyar m³ civarındadır ve bu miktar diğer fosil yakıtların aleyhine giderek artmaktadır. Bu tüketimin sadece %0,6’lık kısmı yerli üretim olup geri kalan kısmı ithalat yoluyla karşılanmıştır. Türkiye'nin doğal gaz ithalatı Rusya, İran, Azerbaycan, Cezayir ve Nijer ya’dan temin edilmektedir.
Çıkarılan yerler; Hamitabat (Kırklareli) ve Çamurlu (Mardin) başlıca doğal gaz çıkarılan yerlerdir.
Türkiye'deki doğal gaz ile elektrik elde edilen termik santraller; Hamitabat (Kırklareli), Ambarlı (İstanbul) ve Ovaakça'da (Bursa) bulunmaktadır.
Nükleer enerji, nükleer santrallerde uranyum atom çekirdeklerinin parçalanması sonucu açığa çıkan enerjidir.
Türkiye, Akkuyu (Mersin) ve Sinop’ta nükleer santral kurmak için çalışmalara başlamıştır. Türkiye’nin yaklaşık 10 bin ton uranyum, 380 bin ton da toryum rezervi bulunmaktadır. Türkiye’nin en önemli toryum yatağı Sivrihisar’dadır (Eskişehir).
Su gücü (hidroelektrik) enerjisi(HES), çevrecilerin ekosisteme zarar verdğini için zaman zaman karşı çıktıkları hidroelekrtik gücü. Türkiye'nin yüksek ve engebeli olması, akarsu profillerinin eğimli olması hidroelektrik potansiyelinin yüksek olmasını sağlamıştır. Yağış miktarının yıllara göre değişmesi, hidroelektrik enerji üretiminin dalgalanmasına neden olmaktadır. Türkiye’nin hidroelektrik enerji potansiyelinin ançak %38’lik bölümü değerlendirilebilmektedir.
Rüzgâr enerjisi, temiz ve tükenmez bir enerji kaynağıdır. Bu enerjinin en büyük dezavantajı rüzgârın değişken karakterli olmasıdır. Rüzgâr türbinleri, hareket hâlindeki havanın kinetik enerjisini öncelikle mekanik enerjiye ve sonrasında elektrik enerjisine dönüştüren makinelerdir. Türkiye'de 2019 verilerine göre toplam elektrik enerjisinin % 7’ni karşılamaktadır. Türkiye’nin yerel rüzgarlarının esis yönlerinin rüzgar santrallerinin kurulmasında etkili rölü vardır. Rüzgâr enerjisinden özellikle Balıkesir, İzmir, Manisa, Hatay, Osmaniye, İstanbul ve Çanakkale illerinde elektrik üretme amaçlı yararlanılmaktadır.
Güneş enerjisi, fosil yakıtlara alternatif bir enerji kaynağıdır. Günümüzde konut, iş yeri ve seraların ısıtılması, sıcak su temini, tarım ürünlerinin kurutulması gibi alanlarda kullanılır. Türkiye'de son yıllarda güneş santrallerinde önemli bir artış olmaktadır. İç ve güney kesimlerde oldukça yaygın olan bu santrallerden (Mersin, Kayseri, Konya, Balıkesir, Denizli, vb.) 2019 yılı sonunda Türkiye'deki toplam elektrik üretiminin yaklaşık %3'ü karşılanmıştır.
Jeotermal enerji; yer altı suyu sıcaklığına bağlı olarak elektrik üretiminin yanı sıra konut ve seraların ısıtılması, termal turizm ve endüstri gibi birçok alanda kullanılmaktadır. Türkiye, aktif bir tektonik kuşak üzerinde bulunan ve zengin jeotermal kaynaklara sahip olan bir ülkedir. Bu durum deprem alanında çok sıkıntılar çıkarsa da jeotermal enerji alanında olumlu bir durum ortaya koymaktadır. Bu enerjinin en önemli avantajları; yenilenebilir ve kesintisiz olması, düşük maliyetli olması, çevre kirliliğini minimum seviyede etkilemesi, aranması ve işletilmesinde ileri teknoloji gerektirmemesi ve yerli enerji kaynağı olması şeklinde sıralanabilir.
Biyokütle; Biyokütle enerjisi, bitki ve hayvan atıklarının uygun teknoloji ve yöntemler kullanılarak enerjiye dönüştürülmesi ile elde edilir. Biyokütlenin enerji kaynağı olarak kullanılması yeni bir durum değildir. Örneğin odunun direkt yakılmasıyla elde edilen ısı enerjisi, yemek pişirmede ve ısınmada kullanılmaktadır. Modern biyokütle enerjisi kullanımı; hayvansal ve evsel atıklarla sanayi atıklarının katı, sıvı ve gaz yakıtlara çevrilmesiyle elde edilir.
ENERJİ KAYNAKLARININ KULLANIMININ ÇEVRESEL ETKİLERİ ne buradan ulaşabilirsiniz.GÜNEYDOĞU ANADOLU PROJESİ (GAP)
KONYA OVASI PROJESİ (KOP)
YEŞİLIRMAK HAVZASI GELİŞİM PROJESİ (YHGP)
DOĞU KARADENİZ PROJESİ (DOKAP)
DOĞU ANADOLU PROJESİ(DAP)
Türkiye’nin coğrafik yapısı ekonomik faaliyetlerin ülke geneline yayılaması üzerinde oldukça etkilidir. Ayrıca insanlarımızın ekonomik kaygılarından dolayı yatırım tercihleri batıdan yana kullanmaya meyilli olmaları da başka bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye’nin doğu-batı yönündeki ulaşımının binlerce kilometre olması, doğu-batı arasında yükselti farkının çok fazla olması, yükseltiden doğan iklimin itici etkisi, ulaşım özelliklerinin batıda çok farklılk göstermesi gibi coğrafik farklılıklar Türkiye ekonomisinin batıda gelişmesinde temel etken olmuştur. Bu durum çözülmesi gerekli göç, işsizlik, gecekondulaşma, sosyal sorunlar, altyapı yetersizliği, üretim kaybı, tarım arazilerinin boşta kalması gibi sorunlar neden olmaktadır. Bu sorunları yaşanmadan çözmenin ilk kuralı kalkınmayı planlı bir şekilde gerçekleştirmektir.
KALKINMA PROJELERİNİN TEMEL AMACIGÜNEYDOĞU ANADOLU PROJESİ (GAP)
Türkiye’nin ilk bölgesel kalkınma projesidir. Kapsamı oldukca geniştir. Sulama, hidroelektrik elde etme, ulaşım, sağlık gibi alanları kapsar. Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük yatırımlarından biri olarak değerlendiren GAP, Fırat ve Dicle nehirlerinin aşağı kısımları arasında 74 bin km2den fazla bir alanı kapsamaktadır.
Projenin kapsadığı iller;Gaziantep, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Şırnak, Batman ve Kilis illerinin tamamını veya belli bir bölümünü içermektedir.
Projenin amaçları;
- Ekonomik gelişimi artırarak GAP bölgesinin diğer bölgelerle gelir farklılıklarını azaltmak,
- Bölgedeki kır ve kent alanlarının altyapısını geliştirmek,
- Konut ihtiyacını karşılayıp mevcut konutları iyileştirmek,
- Ulaştırma hizmetlerinin yapılmasını sağlamak,
- Bölgedeki eğitim seviyesini yükseltmek,
- Kurumlar arasındaki eş güdümü sağlamak,
- Sanayi, maden, tarım, ormancılık, sağlık, kültür, turizm ve enerji alanlarında şartları iyileştirmektir.
KONYA OVASI PROJESİ (KOP)
Bir sulama projesidir. KOP bölgesi, Aksaray, Karaman, Konya, Niğde, Nevşehir, Kırıkkale, Kırşehir ve Yozgat illerini kapsamaktadır. 1985 yılında başlayan proje daha çok DSİ yatırımlarını içine KOP; 1.100.000 hektar tarım arazisinin sulanacağı 14 adet sulama, 3 adet içme suyu ve 1 adet enerji projesi olmak üzere toplam 18 adet projeden oluşmaktadır.
Konya Ovası Projesi’nin Amaçları
- Tarımsal yapıda değişimi ve sürdürülebilirliği sağlayarak sanayi, ticaret, ulaşım ve enerji gibi sektörleri güçlendirmek,
- Eğitim, sağlık, kültür ve diğer sosyal hizmetlere erişebilirliği artırmak,
- Bölge içi ve bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmak,
- Yenilikçi bir yaklaşımla bölgenin rekabet gücünü geliştirmektır.
ZONGULDAK BARTIN KARABÜK PROJESİ(ZBK)
Temelde yeni iş alanları açma projesidir. Kömüre ve çeliğe dayalı sanayiye olan bağımlılığı azaltarak yeni iş sahaları oluşturmak için hazırlanan bir projedir. Projeyi kapsamındaki iller, taş kömürü ve yer altı kaynakları bakımından zengindir.
Zonguldak Bartın Karabük Projesi’nin Amaçları
- Bölgede özelleştirilen veya küçülme kararı alan bazı sanayi ve madencilik kuruluşlarındaki değişimlerin sonucunda ortaya çıkacak ekonomik ve sosyal sonuçları belirlemek,
- Yeni iş imkânları oluşturularak bölge dışına göçün önüne geçmek,
- İmalat sanayi ve hizmetler sektöründe yeni istihdam alanları oluşturmak,
- Özel sektörün yeni faaliyetlerinin geliştirilmesini sağlamak ve yatırım alternatiflerini belirlemek,
- Bölge için orta ve uzun dönemli bölgesel gelişme planı hazırlamak,
- Gelecek dönemlerde bölgede yapılabilecek yatırım alanlarını tanımlamaktır.
DOĞU KARADENİZ PROJESİ (DOKAP),
Temelde orman, yayla turizmi, balıkçılık üzerine hazırlanmış bir projedir. Türkiye yüz ölçümünün %6,2’sini kapsayan Doğu Karadeniz Projesi 9 ili içine alır. DOKAP’ta yer alan iller; Artvin, Bayburt, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Rize, Samsun, Tokat ve Trabzon illeridir.
Doğu Karadeniz Projesi’nin Amaçları
- Kıyı kesimde ürün çeşitliliğini artırmak,
- Başta yaylacılık olmak üzere turizm faaliyetlerini geliştirmek,
- Doğal kaynakların daha verimli kullanımını sağlamak,
DOĞU ANADOLU PROJESİ(DAP)
Büyük baş hayvancılık ve tarım alanlarında iyileşme, üretimin artması projenin en tamel amaçları arasındadır. Doğu Anadolu Projesi kapsamında; Ağrı, Ardahan, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Hakkâri, Iğdır, Kars, Malatya, Muş, Tunceli, Van ve Sivas illeri bulunmaktadır. Bölge ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalıdır ancak tarım sektörünün verimliliği düşüktür.
Doğu Anadolu Projesi’nin Amaçları
- Gıda, tarım ve hayvancılık sektöründe verimlilik ve katma değeri artırmak,
- Kişi başına düşen geliri artırıp bölgeler arasındaki ekonomik farklılıkları azaltmak,
- Bölge dışına göçü azaltmak ve göçlere bağlı olarak gelişen sorunları en aza indirmek,
- Kırsal ve kentsel alanlarda bölge halkının refah seviyesini yükseltmek,
- Altyapı, kentleşme ve çevre koruma sorunlarını gidermek,
- Bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması kapsamında ekonomiyi canlandırmak temel hedefler arasındadır.