• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=100001891930624
  • https://twitter.com/Suleymanshen
  • https://www.instagram.com/ders.cografya
  • https://www.youtube.com/@cografyatvsuleymansen
Menü Başlıkları
Tanıtım/reklam




Takvim
Tanıtım-Reklam

Tanıtım/Bilgilendirme

İdeal Okul Yöneticileri

İDEAL OKUL YÖNETİCİSİ NASIL OLMALI…

İyi okul müdürü: Güven Doğru

 Kötü müdürümüz Bay Yanlış Bey, eğitim camiasında infial uyandırdı! Bunun üzerine iyi örneği de hemen yayınlamaya karar verdim. İyi müdürümüzün ismi Güven Doğru Bey. Bu yazıda Güven Doğru'nun bir gününü okuyacak ve iyi bir okul müdürünün vasıflarını bu öyküden keşfedeceksiniz.

2002-2004 yılları arasında Türkiye'nin her şehrinden okul yöneticilerine yönetim eğitimleri vermiştim. Başarılı müdürlerimizle ve eğitim yöneticilerimizle mülakatlar yapma şansı yakaladım, pek çok data topladım. Etkili okul liderliği ile ilgili dünyada olup bitenleri araştırdım. McGill Üniversitesi'nde Eğitim Fakültesi'nde Eğitim Liderliği master programını takip ettim. 21. yüzyılda eğitim liderliği ve stratejik okul yönetimi konularına büyük ilgi duyuyorum. Okullarını 21. yüzyıla taşımak isteyen müdürlerimiz ve okul yöneticilerimiz neler yapmalı? Etkin eğitim liderliği nasıl olur? Stratejik okul yönetimi nasıl işler? Bu konularda bir kitap yazıyorum. Her müdürün el kitabı olabilecek bir Okul Yönetimi kitabı. Bugün sizlerle bu kitapta yer alan bir örnek vakayı paylaşacağım.

İyi bir okul yöneticisi nasıl olunur? İşte iyi müdür Güven Doğru Bey'in bir günü..


GÜVEN DOĞRU BEY'İN TİPİK BİR OKUL GÜNÜ

X Lisesi Müdürü Güven Doğru Bey, o gün sabah da okula ilk gelen kişi olmuştu. Saat 7’de daha kimse yokken o çoktan mesaisine başlamıştı. Sabah okulun bahçesini gezdi, güneşin doğuşunu izledi, bahçedeki gülleri kokladı. Kurumakta olan lalelere su taşıyıp kendi elleriyle suladı.

7.20 gibi ofisine geçti ve her gün yaptığı gibi stratejik okumalarına başladı. Okul Yönetimi ve Eğitim Liderliği ile ilgili Internet’ten taradığı ve bulduğu makalelerden “21. Yüzyılda Eğitimde Yeni Paradigmalar” ile ilgili olanları okuyup altını çizdi.

Şu sıralar ABD’de uygulanan sıradışı eğitim modelleri ve alternatif özel okullar özellikle ilgisini çekiyordu. Örnekleri inceleyince her zaman yaptığı gibi strateji defterini açarak hemen notlar aldı. Bu bilgileri ve örnekleri referans alarak X Lisesi için yeni projeler tasarlamaya koyulmuştu.

“Acaba bu modelleri ülkemize, kültürümüze ve okulumuza nasıl adapte edebiliriz?” diye her sabah kafa yorardı. Bugün çok boyutlu mezun yetiştirme üzerine Japonya’da, Almanya’da, İsveç’te ve Kanada’da uygulanmakta olan sistemleri inceledi. Yepyeni açılımlar yakalamıştı. Düşündüklerini hemen kayda geçti ve bir aksiyon planı oluşturdu. 21. yüzyılda Türkiye’nin ve dünyanın ihtiyacı olan mezun profili hakkında da bir tablo oluşturdu. Oluşan liste, aynı zamanda Xeğitimindeki ve müfredatındaki stratejik öncelikleri de kapsıyordu:

• Sayısal bilimler kadar sözel bilimlere de önem veren ve vakıf olan mezunlar (Strateji: meslek seçimi tercih döneminde bu yıldan itibaren sosyal bölümler öncelikli olarak ve daha etraflıca ele alınacak.)

• Toplumda lider rolü üstlenebilecek ve sosyal duyarlılığa sahip olan mezunlar (Strateji: Her öğrencimiz sosyal fayda üreteceği ve topluma katkıda bulunacağı mezuniyet projeleri yürütecek.)

• İngilizceyi eksiksiz konuşabilen, anlayabilen ve yazabilen (Strateji: İngilizce kulübümüz yazı yazma, kelime bulma ve sunum yapma yarışmaları düzenlesin)

• İngilizce dışında ikinci bir yabancı dile de sahip – (Strateji: okulumuzda özellikle geleceğin dilleri Çince ve İspanyolca öğrenimine yoğunlaşmalıyız – bu branşlarda öğretmen bulunacak.)

• Sanata duyarlı ve ilgili (Strateji: Okulda gönüllü müzik kursları açılacak ve ilk adımda her öğrencimizin mezuniyete kadar gitar, keman, ney gibi bir enstrümanı çalabilmesi hedeflenecek.)

• Dünya ile entegre olmuş ve küresel bir bakış açısına sahip (Strateji: Her öğrenci kendine bir ülke hedef seçerek o ülke hakkında A’dan Z’ye rapor hazırlayacak ve sınıfa sunum yapacak.)

• Farklı bir ükleyi ve kültürü tanımış, yurtdışında bulunmuş (Strateji: Farklı ülkelerdeki denk okullarla başlantılar kurulacak, stratejik işbirlikleri ve karşılıklı öğrenci değişim programları uygulanacak.

• Evrensel etik değerlere sahip (Strateji: Karakter Eğitimi projesi çok boyutlu olarak uygulanacak ve müfredata yansıtılacak.)

Güven Bey biliyordu ki bir okul müdürünün öncelikli sorumlulukları okulun çatısıyla, kiremitleriyle, bahçesiyle, yemek servisiyle, havuzuyla, spor tesisleriyle ilgilenmek değildi. Bir okul müdürünün asıl önceliği eğitim liderliği ve stratejik eğitim yönetimi olmalıydı. Buna göre her zaman yönetimin asıl öncelikleri eğitim, öğretim ve rehberlik kalitesi etrafında şekilleniyordu.

Güven Bey, ARGE projeleriyle ve mezun profili çalışmalarıyla meşgul olurken zamanı unutmuştu. Saat 8.45 olmuştu, personel mesaiye gelmeye başlamıştı ve ders zilinin çalmasına az bir zaman kalmıştı. Bu maddeleri de akşam yapılacak haftalık öğretmenler toplantısı gündemine taşımak için kendine bir hatırlatma notu yazdı.

Her sabah yaptığı gibi bütün okulu dolaşmaya başladı. Herkese gülümseyerek “Günaydın.” dedi. “Sabah şerifleriniz hayırlı olsun. Bugün nasılsınız?” Öğretmenlerle tokalaşarak onların halini hatırını sordu. “Kızınız nasıl oldu, umarım sağlık durumu daha iyidir.”

Güven Bey, öğretmenler odasında bir müddet kalarak her öğretmenle birebir ilgilendi ve muhabbet etti. Öğretmenler onu bir baş öğretmen olarak görüyorlar ve kendilerinden biri gibi değerlendiriyorlardı. Aralarında makam - pozisyon engelleri ve duvarları olmadığından bir sevgi çemberi oluşmuştu.

Güven Bey, okuldaki hemen her kararı öğretmenlerine danışarak alıyordu. Öğretmenler karar sürecine aktif olarak katıldıkları için alınan kararları benimsiyor, sahipleniyor ve uyguluyorlardı.

Güven Bey, her öğretmene fıtratına göre bir sorumluluk ve yetki alanı vermişti. Her öğretmen okulun belirli işlerinden ve projelerinden sorumlu bir müdür yardımcısı rolünü üstleniyordu.

Güven Bey, öğretmenlerin özel sorunlarıyla da bizzat ilgileniyor ve onların bu problemlerini çözebilmeleri için onlara yardımcı oluyordu. Öğretmenlerin ailevi ve özel işleriyle zaten özel olarak ilgilenirdi. Örneğin, öğretmenlerden Arif Bey’in kiralık ev bulmada zorlanınca bizzat devreye girmiş ve ailenin uygun bir kiralık daire bulmasında onlara yardımcı olmuştu. Bülent Bey’e ise eşiyle bir tatsızlık yaşadığında çağrıda bulunmuştu: Eşini de al, bizim eve misafirliğe gelin, konuşalım, meseleyi güzelce tatlıya bağlayalım. Bu misafirlik sonuç vermiş ve eşlerin arası düzelmişti. Güven Bey, Semra Hanım’ın geçim sıkıntısında olduğu ve oğlunu kazandığı üniversiteye gönderdiği sene de oğlu için bir burs bulunmasını sağlamıştı. Herkes biliyordu ki, ailelerinin en zor zamanlarında Güven Bey, imdada yetişir ve bizzat destek çıkardı. XLisesi herkese fırtınalı zamanlarda sahip çıkan huzurlu bir liman gibiydi. Ne yapılır edilir, beraber para ve yardım toplanır, ama sonuçta problemler yerde kalmazdı.

Öğrencilerden Yaşar trafik kazası geçirdiğinde de bu ilke hayata geçirilmişti. Bütün okul tek bir yürek olmuş beraber atmıştı. Öğrenciler, veliler, öğretmenler akın akın hastaneye ziyarete gitmişler ve Yaşar’a sahip çıkmışlardı. Okulda ve öğrenciler arasında hakim olan sevgi, dayanışma ve kardeşlik havası, dışarıdan gelen ziyaretçileri, anne babaları şaşırtıyordu. Kurum kültürünün bu şekilde yerleşmesi için Güven Bey öğretmenlerle beraber uzun süre kafa yormuştu.

X Lisesi’nde her şey öğrenci ve eğitim merkezliydi. Öğrenciler kendilerine değer verildiğini ve saygı duyulduğunu biliyorlardı. Öğretmenler anlattıkları değerleri yaşayarak en güzel şekilde temsil ediyorlardı. Söylem ve eylem tutarlılığı olunca da eğitim öğrencilerin yaşamları üzerinde uzun vadede tesirli oluyordu. Okulda dayak katiyyen yasaktı. Kurallar öğrencilere gerekçeleriyle beraber güzelce anlatıldığı için öğrenciler kurallara içlerinden gelerek uyuyorlardı. Kurallara uymamanın ceza ve yaptırımları da beraberce belirleniyordu. Bu yaptırımların amacı esasen cezalandırmak değil eğitmekti.

Öte yandan, okulun işleyişi ile ilgili bazı kilit görevleri de Güven Bey görevlendirme usulüyle örencilere devretti. Öğrenciler okulda sorumluluk sahibi oldukları zaman okullarına çok daha iyi sahip çıkmaya başaladılar. Bütün bu yöntemler sayesinde okulda baskı ve kontrol atmosferi yerine güven ve sevgi atmosferi hakim oldu. Güven Bey, Avrupa Birliği entegrasyon sürecinde öğrencilere evrensel bir vatandaşlık bilinci kazandırabilmek amacıyla okulda demokratik ilkelerin benimsenmesi ve hayata geçirilmesi için de bir Öğrenci Konseyi sistemi başlattı. Öğrenciler kendilerini temsil edebilecek ve haklarını savunabilecek bir konsey oluşturmak için demokratik seçimler organize ettiler.

Güven Bey, öğrencilerle ve velilerle görüşmek için düzenli olarak özel zamanlar da ayırıyordu. Güven Bey kayıtlar sırasında her veli ile birebir görüşmeye ve tanışımaya özen gösterirdi. Okuldaki her öğrencinin velileri ve ailesi ile ilgili tüm bilgiler bir veritabanına aktarılmış ve güncellenmiş durumdaydı. Örneğin, öğrencinin anne ve babasının evlilik ve doğum yıldönümleri biliniyor ve hediyeler alınarak aile ziyaretleri gerçekleştiriliyordu. Lisede haftasonları veya hafta içi akşamları velilere yönelik sosyal fayda amaçlı bilinçlendirici özel anne baba eğitimleri de düzenleniyordu.

X en önemli finansal kaynaklarını ise okula bağlı iki stratejik sivil toplum örgütü sağlıyordu: Birincisi mezunlarla uzun vadeli bağlantılar geliştiren ve mezunların birbiriyle ve okulla kaynaşmasını sağlayan, bunun için de aktif organizasyonlar düzenleyen Mezunlar Derneği. İkincisi ise öğretmen – öğrenci – veli üçgeninde maddi - manevi dayanışmayı güçlendiren ve sinerji sağlayan Okul Aile Birliği. Güven Bey, bu kurumları hem sosyal fayda amaçlı topluma hizmet için kullanıyor, hem de bu kurumlar sayesinde okulla iş dünyası ve toplum arasında stratejik ortaklıklar oluşturmuş oluyordu. Bu kurumlar faaliyet alanlarında profesyonelleştikleri ve markalaştıkları için geniş kesimlere uzanabiliyorlar ve okul için bir çok kanaldan finansal kaynak oluşturabiliyorlardı.

Güven Bey, toplam kalite hareketinin şirketlerde uygulanışını daha ilk çıktığı 1980’lerden itibaren yakından takip etmiş ve okuluna uyarlamıştı. Bütün öğretmenler toplam kalite, iletişim, takım çalışması, sınıf yönetimi, rehberlik gibi konularda her yıl en az 60 saat mesleki eğitimler alıyorlardı. Güven Bey, geçen ayki öğretmenler toplantısında öğretmenlerin eğitim ve öğrenme ihtiyaçlarını gündeme getirmişti ve beraberce gelecek yılın eğitim takvimini daha şimdiden belirlemişlerdi. Gelecek yılki eğitim başlıklarından bazıları şunlar olacaktı:

• Eğitimde Teknoloji Kullanımı, 
• Çok Yöntemli Ders Anlatımı, 
• Öğrenci Merkezli Aktif Öğrenme, 
• Farklı Öğrenci Tipleri, 
• 21. Yüzyılda Eğitim Dünyasında Yeni Paradigmalar

Bunun dışında her öğretmenin kendi sorumluluk alanıyla ilgili özel eğitimler alabilmesi için özel gelişim fonları oluşturuldu. Her öğretmen belli bir alanda uzmanlaşıyor, kendini güncelleştiriyor, bu konularda araştırmalar yapıyor, projeler üretiyor ve aldığı eğitimleri öğretmenlerle de paylaşıyordu. Özel Uzmanlık alanları arasında, Halkla İlişkiler, İnsan Kaynakları Yönetimi, Markalaşma, Finans, Denetim, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, Aile Danışmanlığı gibi alanlar bulunuyordu.

Güven Bey, öğretmenleri bu konularda yönlendiriyor, her öğretmenin gelişim alanlarını ve öğrenme hedeflerini birebir görüşmelerle tesbit ediyor ve öğretmenlerin kariyer planlamasını da bu doğrultuda gerçekleştiriyordu. Öğrenme ve gelişim hedefleri öğretmenlerin performanslarının değerlendirilmesinde de kullanılıyordu. Performans değerlendirme sistemi; mesleki gelişim, profesyonel donanım, sınıf yönetimi, müfredat tasarımı, ilişki kalitesi konularında kriterleri kapsayan ve öğrencilerden geri beslemeyi de içine alan çok yönlü bir sistemdi.

Güven Bey, okulu çevreyle etkileşen, bütüncül, dinamik ve kompleks bir sistem olarak görüyordu. Okula farklı perspektiflerden bakabiliyor ve stratejik olarak büyük resmi görebiliyordu. Bu becerileri ve yetkinlikleri de çok uzun yılların birikimi, bilgisi, deneyimi, emeği, alınteri, ve azmi sonucunda kazanabilmişti.

Güven Bey’in 6 yıllık öğretmenlik ve 8 yıllık idarecilik tecrübesi vardı. Yıllar boyunca bir çok devlet okulunda ve özel eğitim kurumlarında farklı görevlerde bulunmuş ve tecrübe kazanmıştı. Kendisini yıllar önceden ideal bir eğitim lideri ve okul yöneticisi olabilme azmiyle geliştirmiş ve bu konularda sürekli okumuş, dünyayı takip etmişti. Eğitim Yönetimi konusunda Master yapmış ve Türk Kültüründe Stratejik Okul Yönetimi konusunda bir yüksek lisans tezi hazırlamıştı.

Bununla beraber Yönetici Yetiştirme Sertifika programlarına girmiş ve Organizasyon, Pazarlama, Finans, Muhasebe, Reklamcılık, Toplam Kalite ve Halkla İlişkiler alanlarında dersler almıştı. Öte yandan her fırsatı değerlendirerek yurtdışına farklı ülkelere seyahat etmiş, o ülkelerdeki eğitim sistemlerini ve okulları da yerinde inceleme imkanı da bulmuştu.

Bütün bu profesyonel tecrübesini, akademik bilgi ve birikimini meslek aşkıyla, azmiyle ve idealleriyle buluşturarak X hizmetine sunuyordu.

Hedefi X Lisesi’ni her alanda evrensel standartlarda ve dünya ölçeğinde rekabet edebilecek düzeye getirmekti.

Bunun için bütün becerilerini ve girişimciliğini kullanıyordu. Her yıl çıtayı sürekli yükseltiyor ve daha büyük hedeflere doğru koşulmasını sağlıyordu.

Güven Bey, takım çalışmasına gerçekten inanıyor ve kurumunda uyguluyordu. Okul için uzun vadeli stratejiler ve kurumsal bir vizyon ortaya koymuştu. Okulda ortak kurumsal değerler paylaşıldığı ve kurum kimliği sürekli vurgulandığı için, bu değerler kurum kültürü haline gelmişti. Güven Bey, okuldaki her haliyle çok seviliyor ve herkesten çok saygı görüyordu. Güven Bey bu kredisini çok iyi kullanıyor, hep daha iyiye teşvik ediyor ve öğretmenleri aynı kurumsal hedefler etrafında kilitleyebiliyordu.

Peki Güven Bey bunca işi göğüslemek için gereken zamanı nereden bulabiliyordu? Güven Bey, gerçekten iyi bir yöneticinin okulda olmadığı zaman da işlerin tıkır tıkır yürümesini sağlamasını bilen ve sistem kuran bir yönetici olduğunu biliyordu. Bu yüzden de her tür detayı öğretmenlere, hatta öğrencilere delege ediyor ve detaylara müdahale etmiyordu.

Güven Bey, kurum içi girişimciliğin ve kreatif düşüncenin yaygınlaşması için esnek bir danışma ve karar alma sistemi kurmuştu. Okul Yönetimini öğretmenlerle hatta öğrencilerle paylaşıyordu. Genel ilkeleri ve stratejileri belirliyor, bunların paylaşılmasını ve içselleştirilmesini temin ediyor, uygulama konusunda öğretmenlere tam hareket yetkisi sağlıyor ve bunun ardından artık ayrıntılara karışmıyordu. Sorumluluk ve yetki devrini sağladığı için herkes işine zaten en güzel şekilde sahip çıkıyor ve içinden gelerek uyguluyordu.

Güven Bey, ayrıca yaptığı bütün işleri, stratejilerini, toplantı kararlarını, kısa ve uzun vadeli planlarını ve topladığı bilgileri raporlar halinde tutuyor, dosyalıyor ve arşivinde saklıyordu. Bir yandan da günün birinde bu görevi bırakacağını biliyor ve gelecekte görevi devredebileceği yetkinliklere sahip yeni bir müdür adayı arıyordu. Görevinin son yılında bu adayı belirleyecek ve yeni müdürün bir sene boyunca her yönden yanında yetişmesini sağlayacaktı. Oryantasyon yılı adını verdiği bu yılda her tür planını, projesini, yaptıklarını ve yapamadıklarını onunla paylaşacak ve kurduğu sistemin kurumsallaşarak ve gelişerek devam etmesini sağlayacaktı.

 Alıntı

İDEAL OKUL YÖNETİCİSİ NASIL OLMALI…

a) Yöneticilere, öğretmenlere ve personele rehberlik;
 * Okul Müdürü, Çağdaş Eğitim Yöneticisi olarak, birlikte çalıştığı Müdür Yardımcıları, Öğretmenler, Memurlar ve Personel ile düzeyli, sıcak ve içten bir iletişim kurmalı, bu iletişim kanalını 24 saat, 7 gün açık tutmalıdır. İsteyen öğretmen, isteyen personel aradığı zaman müdüre ulaşmalı, sorununu, problemini rahatlıkla iletebilmelidir. 

 * Okullarımızda bu iletişim kanalı kurulduğu zaman sorun olan bir çok küçük konular sorun olmaktan çıkacak, okulda birlik, beraberlik sağlanacak, ekip ruhunun temeli atılmış olacaktır. Yönetim - öğretmenler ve personel birbirine kenetlenecek, bir aile ortamı doğacaktır. 

 * Okulda, müdürle iletişim kurmak isteyen kişi şunu söyleyebilmelidir: "Ben bu konuyu müdüre anlattığım zaman, o mutlaka işini bırakıp beni dinleyecek, yardımcı olacak, çıkar yol gösterecek ve benim bu problemi çözmem için bana destek olacaktır." Okul müdürü, okulunda bulunan tüm personeline bu duyguyu yerleştirmesini bilmeli, çaba sarfetmelidir. 

 * Okul Müdürü, sadece eğitim öğretim ve okul konularında değil okul dışı, eğitim dışı konularda da birlikte çalıştığı yönetici, öğretmen ve personele bir ağabey - abla gibi yardımcı olabilmelidir. "Bu benim sorunum değil, okul dışı bir konu" deyip geçmemelidir. Güven ortamı oluşturmada, kuvvetli iletişim kurmada, ekip ruhunu okula yerleştirmede okul içi, okul dışı diye bir ayırım yapılmamalıdır. en ufak bir geri çevirme, çok zor telafi edilecek yaralar açabilir ve bu asla unutulmaz. Özellikle yöneticiler, birlikte çalıştığı arkadaşları tarafından çok iyi gözlemlenir, en ufak hatası büyütülerek yayılır. 

* Okul Müdürü, sürekli güler yüzlü, tatlı dilli olmalıdır. Odasına her gelenin yüzüne bakarak "hoş geldiniz, buyurun" demeli ve oturması için yer göstermelidir. Müdür yardımcılarını ve öğretmenleri asla ayakta bekletmemeli, işini bırakıp onlarla ilgilenmelidir. Kendisine getirilen sorunların ileriki ya da son aşamalarını da yine takip etmeli, sorunu getiren kişi ile sonraki karşılaşmalarında sorun hakkında bilgi istemelidir. Bu davranış, karşısındaki kişi üzerinde büyük bir güven ve saygı durumu oluşturacaktır. 

* Okul Müdürü, okulda çalışan tüm personele adıyla hitabetmelidir. Örneğin; Önder Bey, Nilgün Hanım, Sertaç Bey, ... vb. Veya kişinin soyadının önüne "Sayın" sözcüğünü ekleyerek de hitabedebilir. Örneğin; Sayın Gürcan, Sayın Tellioğlu, Sayın Yeşiltepe...vb. Ola ki kişinin adını, soyadını anımsamamış olur ise (Yine okullarımızda kullanılan çok güzel hitap şekillerinden biridir.) ; Sayın Öğretmenim, Sayın Müdür Yardımcım hitabını da kullanabilir. Özellikle toplantılarda: Sayın + kişinin soyadı hitabının kullanılması daha doğru ve etkili olur. Müdür odasında: Kişinin adı + Bey, Hanım, Koridorlarda, öğrencilerin içinde: Öğretmenim veya Nilgün Öğretmenim, Sertaç Öğretmenim ... şeklindeki hitaplar hem örnek, hem daha içtenlik yaratır. 

* Çağdaş Eğitim Yöneticisi olarak okul müdürü, öğretmen ve personeli arasında asla ayırım yapmamalıdır. Hem demokratik olmalı hem de adaletli. Yani kayırma, taraf tutma, hoşgörü ölçüsünü bir tarafa fazla kaydırma gibi yaklaşımlar öğretmen ve personel arasında hem moral bozukluğuna neden olacak, hem de güven ortamını zedeleyecektir. Müdürün inandırıcı olması gerekir. İnandırıcılığı olmayan bir kişi aslamüdürlük yapamaz. Böyle bir davranış ta müdürün inandırıcılığına gölge düşürür.

b)Öğrencilere rehberlik; 
* Okul Müdürü, öğrencilere karşı hoşgörülü ve sevecen olmalı, daima doğru mesajlar vermelidir. Öğrencilerin adlarını kısa zamanda ezberlemeli, aile yapılarını öğrenmeli, asla önyargılı olmamalıdır. Müdür odasının kapısı toplantılar dışında sürekli açık olmalıdır. Bu, öğrenci, öğretmen, personel ve veliye olumlu mesaj veren bir durumdur. Yani okulun her bölümünü sürekli gezen, dolaşan, ilgilenen ve odasına gelen herkesle görüşen durumunda olmalıdır. Öğrenci aradığında ve görüşmek istediğinde beklemeksizin müdürle görüşebilmeli, sorununu ona iletebilmelidir. Öğrenci gözünde müdür, en güvenilir kişi konumunda olmalıdır. Bu durum okulda birden bire oluşmayacaktır. Bir süreç meselesidir. Zaman isteyecektir. Müdür odasından ayrıldığı zaman, nereye gittiğini ve ne zaman döneceğini müdür yardımcısına, nöbetçi öğretmene ve nöbetçi öğrenciye söylemelidir. Görüşmeye gelen öğrenci, müdürü neden bulamadığını öğrenebilmelidir. Müdürün öğrenciye yaklaşımı hem okul disiplini açısından hem de öğretmenlere örnek olması açısından çok önemlidir. 

c) Velilere rehberlik; 
* Veli rehberliği, okul müdürü için çok önemlidir. Çünkü veli öğrencisini okul müdürüne emanet etmektedir. Müdür bu bilinçle veliye yaklaşmalı, öğrencinin gelişimi ve başarısının artması için veliler ile sürekli diyalog içinde bulunmalıdır. Velilerinin adlarını kısa sürede öğrenmeli, onlara adlarıyla hitap etmelidir. Hiç bir zaman veliye çocuğunu karalama, suçlu gösterme gibi hatalara düşülmemelidir. Okulda odak noktası öğrencidir. Veli-Öğretmen-Okul Yönetimi, öğrencinin sağlıklı ruhsal gelişimi ve sağlıklı okul başarısı için işbirliği içinde çalışmalıdırlar. Okul Müdürü, okula gelmeyen veya geç gelen öğrencinin durumunu aynı gün öğrenmeli, gerekirse velisiyle telefonla görüşmelidir. 

* Velilerin okul durumu ve bir üst öğrenim konularında soracakları her soruya doyurucu bilgilerle cevap verebilmeli, velileri ikna edebilmelidir. Asla onları zorlamamalı, yönlendirmemeli, doğruları bilimsel veriler ışığında veliye sunmalı, seçimi velinin özgürce yapmasına fırsat bırakmalıdır. Veliler, ister yüz yüze, isterlerse telefonla aradıklarında okul müdürüyle doğrudan konuşabilmelidirler. 

* Veli gözünde müdürün güvenilir kişiliği, okulun başarısı ve gelişimi için bir referans durumundadır. Şu atasözü, okul müdürü için, okul için çok kullanılır: "Balık baştan kokar." Okul müdürü, kendini daima yenileyen, geliştiren, okulun, dolayısıyla öğrencilerin başarısı için sürekli didinen, olumlu ve somut çabalar ortaya koyan durumunda olmalıdır.
Alıntı

OKUL YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ YETİŞTİRME yazısı ekte 

http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/520/6524.pdf


Yorumlar - Yorum Yaz
Belki bir gün...
Kendin için,ailen için, devlet için ve hatta dünya için daha da önemlisi insanlık için kendini çok iyi yetiştir, geleceğe iyi hazırlan. Zira bunlardan biri, belki bir gün sana ihtiyaç duyabilir. 
                                   Süleyman ŞEN
VİZYONUMUZ
Dünya'yı bilen, onu önemseyen, barışçıl bireyler yetiştiriyoruz.
MİSYONUMUZ
Görevimiz; rehberi bilim olan, araştıran, sorgulayan, öğrenen ve kendini gerçekleştiren, hoşgörü ve manevi değerleri yüksek, toplumsal çürümeye panzehir olmuş, insanlığın olgunlaşmasını hızlandıran, evrensel değerleri fark etmiş ve içselleştirmiş, yaşanabilir bir dünya taraftarı olan bireylerin yetişmesine katkı sağlamaktır.
Anket
Sizce okul başarısızlığının nedeni nedir?
Hava Durumu
Site Haritası
Kamu Spotu

 

 

 

Tanıtım/Bilgilendirme

ATATÜRK FİLMİ 1-2